Sıkı, kızıl saçlı folloş kıçını kocaman kara yarak için heyecanla açtı. O iri, siyah şaheser yavaşça amcığın dibine dayandı, orada salyak gibi kaydı, kadının bedeninde daha önce hiç hissetmediği bir gerginlik yarattı. Kızılın yüzündeki ateş arttıkça, o sert kara gövdeyi içine çekmeye başladı; her inişte kıçı sanki deli gibi genişliyor, bu kadar kalınlığı almak istemese de zevkten donuyordu. Gıcırdadı sakso içinde karanlık gölgesi; kısık nefesiyle “Daha sert… kökle beni!” diye yalvardı.
Siyah yarak bunu duyunca iyice bastırdı içeriye; kızılın kıyrak amcığını paramparça eden cüssesiyle üst üste vuruyor, sert ve kesik kesik hareketlerle kadının anal girişini zorlayarak dolduruyordu. Kadın acıyla karışık iliklerindeki zevkiyle inliyordu. “Aman dayamam! Amcığını çatlatacağım…” diyerek ağzını kapatmaya çalıştı ama yakarışları bacaklarını daha da açıyordu. Kara dev buraya hükmediyordu adeta; her tokatta kızılın bedenini yerlere seriyor, onu kendi uşaklığına mahkum ediyordu.
Yavaş yavaş vücutları uyumlandı; sertlik ve haz arasında çarpışan ritmi yeniden hızlandı. Kızıl arada belini kalkıp karşılık veriyor, büyük kara yargacın dibine kapanıyor, saplandığı yerden asla çıkmaması için dizginsizce tutunuyordu. Ellerindeki terlemezten kaymadılar; sıkıca sarılıp acıyla birleşen zevk yükseldikçe kaçamadılar birbirlerinden. İçerideki dayanılmaz dolgunluk ve yabancı varlığın baskısı altında neredeyse eriyeceklerdi ama vazgeçmek yoktu.
Sonunda o efsanevi kara gövde kadının en derinine indiğinde kadın kendinden geçti; omuzları titredi, ayak parmaklarından başlayıp başına kadar bir elektrik dalgası yayıldı. İçilmiş canavar gibi haykırdı: “İyice kökle beni! Çatlatalım şu siktirdiğim amcığı!” Koca siyah yarak tüm gücüyle içine boşaldığında kadın katlandı, bütün bedenini saran şiddetli kasılmalarla birlikte hortladı adeta kabına sığmayan orgazm patlamasıyla. Kıç deliklerinden taşan sıvılar etrafa sıçrarken ikisi de nefessiz kalıp kendilerinden geçtiler; bu pis ve vahşi sikişin sonunda tam anlamıyla teslim olmuşlardı birbirlerine.